Batı estetik düşüncesi, kültürel nosyonlarıyla belirlediği kendi estetik iddialarını kuramlara dönüştürerek üretmiştir. Beğeni ve duyumsallık üzerine belirlenen öncelikli kriterler, sanatsal sürecin görüleriyle birlikte yargısal değişimler yaşamıştır. Kendini geçmiş referans noktalarıyla birlikte sorgulayan batı estetik düşüncesi, diğer kültürlerin estetik kuramlarına ilişkin birikimlerine göre daha yoğun ve sistematiktir. Böylece kendi çağlarına ait ontolojik estetik modelin mekân ve zaman tanımlamasını üstlenen bir kültür yaratmışlardır. Batı sanatçıların kendilerine özgü olanı yansıtabilme avantajı, sanat eserini geleneksel yada anonim olmanın dışında görmesi bağlamında önemlidir.
Estetik deneyimlere ilişkin çeşitli yaklaşımların sanatın sadece plastik değer yönüyle değil, herhangi bir zamanın boyutlarıyla sınırlı olmayıp etkilerini kendine yüklenen anlamlarla sanatın varlık nedenlerini güçlendiren duyusal boyutlar taşımasıdır. Kültürel yansımalarla elde edilen sanatsal deneyimler, sanatçıların farklı boyutlar getirmelerine olanaklar sağlamaktadır. Dönemin beğeni sembollerinin (kutsallık ve mistik görüngüler de dahil), Biçimler arası ilişkinin estetik bir düzen gerektirmesi, kendine estetik koşullar arayarak beğeni beklenti simgelerini yansıtmayı gerektirmektedir. “Öncelikle estetik alan hiçbir zaman özerk bilgi haliyle bağımsız bir disiplin olmamıştır; hiçbir zaman dinden ve gelenekten ayrılmamış, daima bölünmez bir bütünün parçası olmuştur.”( 67/2013 Shayegan)
Çağdaş dünyanın Estetik beklentileri, kültür biçimleri üzerinden ruhsal içkinliği sanata taşımayı öngörmek ve kültür biçimlerinin estetik sonuçlarını artık özne egemenliğinden diğer varlık alanları içerisinde arandığını doğrulamaktadır. Sürekli değişen sanatsal biçim/içeriksel yorumları arasındaki önermeler, aslında dışavurumsal geleneğe yeniden atfedilen bağlantılar kurmanın tercihi nedeniyle ilgili olanı kurgulamaktadır. Sanatsal meşruluğa dahil olan ve tüm sanatçıların vazgeçilmezi olan deneyimlerden daha başka bir duyumsamadır. Her çağın kendini tanımladığı söylemlerin daha önce söylendiğini düşünerek ya da aslında buna gerekçeler göstermek, estetik söylemlerin akla gelebilecek hiçbir tereddüdünü içermemektedir.
Çağdaş estetiğin kültür matrisine ve çoktandır mevcut olanın içinde olumlu bir taraf olmaya müdahiliz. Bu taraf olma, belleğin sancılarında yitip giden imgenin yanılsamanın göstereni olmadığını söylemek içindir. Doğanın estetik beğeninin referansı olması, duyumsal kararların tereddüt edilmeden inanılan öncelikleri arasındadır. Çağdaş sanatın, temsil ifadelerini yansıtma tercihlerinden biri mistik ait oluşa dair olan sembollere ve nesnelere evrilmesidir “Belli bir toplumun sosyo-tarihsel dengesi değişmez bir “sembolik gerçekleştirme” den başka bir şey değildir” (Durand 95/1998)
Batı estetik düşüncesindeki modernist evrimle, estetik değişmez norm inancının sarsıldığı ve ifadeler arası geçişliliğin meşrulaştığı düşüncesi olgunlaşmıştır. Batı dışındaki kendi içinde korunan Doğu estetik anlayışına doğru artan ilgi, modern dönemde yoğunlaşmıştır. Kendi dışında görünmeyi artık tercih eden haline gelen Doğu estetiğinin, Sanatçılar için gerçekliğin temsili konusundaki yaklaşımlarında önemsenme tercihi olmuştur. “Postmodern dönemin başlangıcından bu yana, 20 yüzyılın ortalarından itibaren kültür alanında beliren en acil gereksinim farklı dünya görüşlerini meşrulaştırmak olmuştur”(116/2011 Erzen)
İki farklı dünya (doğu-batı) arasındaki etkileşimsel sonuçlara göre, Estetiğim kuramsal görüngüleri, görüntülerle/temsilleri, duygusallığı/akılsallığı ve nesnelliği/öznelliği içerisinde düşünülmeye başlanmıştır. Hem Doğu kültürü ve sanatın kuramsal teoriye dahil edilmesi hemde doğu geleneklerinin kendi içindeki estetik deneyimlerinin tanınması anlamını düşlemiş olmanın gücünden yoksun olan özneyi estetik yansıtmaya götüren anlayışlar önemsenmiştir. Bu ilginin nedenlerinden biri de Modernizm sonrasında tüm pratiklerin estetik politikalarına dayatılan ideolojik yükle yıpratılmış olması, tüm söylemlerin meta-dönüşümlere referans olması ve estetiğin fenomenal yapıların özneler-arası beğeni geçerliliğini yitirmesidir.
Kültürler arasında sanatsal etkileşim, Batı sanatının yöntem ve paradigmalarıyla farklı kültürlere olan ilgisiyle başlamıştır. Kültürler arası yaklaşımlar genellikle kurumsal ve söylemsel sistemleriyle birlikte, Batı sanat tarihi kendi bağlamında kültürlerarası doğası, sosyal, siyasal ve kültürel durumlarıyla daha istikrarlı ve homojen olmasıyla farklıdır. En belirgin Kuzey Afrika ve Fransız sanatı arasındaki estetik yakınlaşma, aynı zamanda kurumsal ideolojik ve siyasi bağlamda oryantalist anlayışı düşünmeye teşvik etmektedir. Modern doğu kültürünün estetik anlayışı öznellik ve nesnellik kavramlarının vurgulanmasıyla, geleneksel kültür yorumlarının önemsenmesi açısından tercih edilmiştir. “Batı-dışı kültürlerde de sanat, dini ve sosyal yaşamla iç içe olduğundan gündelik yaşamın ve yaşam pratiklerinin bir parçasıydı yada bunlardan ayrı bir alanda yer almıyordu”(112/2011 Erzen)Doğu estetiğin kuramsal yapısını kendi içinden dışarı taşıyarak, geleneksel ve çağdaş pratiklere yansıtması, çağdaş sanatın oluş yönüne doğrudur. Bu anlamda kültürler arası etkileşimin etnografik yansımaları, sanatçıların estetik endişeleriyle birlikte yeni anlayışları ifade etme gerçeğidir.
Doğu estetiğine dair bilgi deneyimlerinin artması ve etkileşimin kültürel boyutları sayesinde, doğu kültürüne ait estetik yaklaşımlarda kendine çağdaşlık payında yer bulmaktadır. Türk sanatında Tanzimat’tan başlayarak doğu-batı estetik düşüncesine bakış yöntemleri oluşmuştur. Bu iki farklı estetik kültüre dair benimsenen yaklaşım örnekleri verilmektedir. Kültürel kimliğinin nasıl temsil edileceği tartışmalarıyla birlikte, doğu fenomelojisinin örneklerini yorumlama girişimleri olmuştur.
Sembolik anlayışın estetik boyutu, temsil etmenin benzerliğe sağladığı olanaklarla bağıntılıdır. Sanatçı (Serap Kökten), iki farklı dünya (doğu-batı) arasına bağdaşmayı ve aralarında hayal kurmayı tercih ederek gerçeği geri getirmektedir. Nietzsche ve İbn-i Sina arasındaki zaman ve algı farkına rağmen, duyusal görülerine özneleri ve nesneleri yaratan sanatçı, duyu içeriğine sahip fenomenal varlıklar olarak tanımlar. İbn-i Sina mantık bağlamında Aristoteles’in doğa bilimi ve felsefesi yönünden yakın teoriler üzerinde durmuştur. İslam dünyasındaki diğer Aristotelesçiler arasında Farabi, İbn-i Rüşd ve El kindi sayılabilir. Eş-Şifa adlı eserinde Mantık, ontoloji ve epistemoloji’ nin tasavvuf geleneğine hangi ölçülerde yansıdığı ve doğa felsefesine dair tartışmalar İbn-i Sina’nın Aristoteles’le görüşleri açısından eşitlendiğini göstermektedir. Sanatçının çalışması, İbn-i Sina’nın doğanın “Oluş ve Bozuluş” konusundaki varlık hallerine tanık olmanın görsel etkilerini ima etmektedir. Eş-Şifa, mistik öykünmenin yeniden hatırlanmasına adanmış duyusal belirimin kendi benzerindeki yansımasının açıklamasıdır. Eş-Şifa, insan ve doğanın asal değerlerine referans olmaya devam etmesi, imgesel düzenin görüsel olana bağlanmasıdır.(Görsel-2)
Lou Salome, Nietzsche’yi güzelliği, zarafeti, aykırılığı ve kaprisiyle etkilemiş ve felsefesinin oluşumunda gizemli bir kadındır. Ama Nietzsche, Salome’un red cevabı karşısın da büyük bir düş kırıklığı yaşamıştır. Nietzsche’nin büyük acılar yaşamasına neden olmuş, sebep olmuş Salome için elinden geleni yapmıştır. Nietzsche ve düşün eşi Lou Salome adlı çalışmada, Arada kin dolu mektuplar, kırbaçlar ve diğer kişiler bu sonuçsuz aşkın etkileri sanatçı için görsel bir hikâyeye dönüşmektedir.(görsel-3)
Türk sanatının kendi coğrafyasında tanık olduğu kültürel geçişlerde, sanatçılar için kabul gören estetik yaklaşımları görmek olanaklıdır. Yorumlamaların tüm önyargılardan arınmış olarak, kültür farkı göz etmeksizin ayrıntılarına varılması estetik kabulün sınırlarıyla biçimlenecektir.
Sanatsal bilince mesken tutarak önyargılardan arınmış tanıdık imgeler aramak, minyatürler ve masalların coğrafyasında Şirazlı Hafız ve Heidegger gibi dolaşmaktır belki de.
Görseller;
Serap Kökten, “Nietzsche ve Düşün Eşi Lou Salome”, 120 x 80, Tuval Üzerine Yağlı Boya, 2012
Serap Kökten, “Eş-Şifa -,” 110 x 80, Tuval Üzerine Yağlı Boya, 2013
Kaynakça
Gilbert Durand, “Sembolik İmgelem”, Çev: Ayşe Meral, İnsan yayınları, 1998
Jale Nejdet Erzen, “Çoğul Estetik”, Metis yayınları, 2011
Daryush SHAYEGAN , Melez Bilinç, Çeviri : Haldun Bayrı, Metis Yayıncılık, 2013
*YKY-SANAT DÜNYAMIZ-142